Bu Blogda Ara

11 Ocak 2014 Cumartesi

Baba figürü

Boşanan çiftlerin çocukları -ki genelde anneyle kalırlar- baba figürüyle ilgili sıkıntı yaşar. Anne olması gerekenlere odaklanır. Toplumu, kuralları, görevleri gözetir. Baba özgürlükleri, kendine güveni, açık deniz hayalini yaşatmaya çalışır çocuklarına. Baba olmadığında çocuk, bunları yakındaki başkalarında arar. 

Benim çocukluğumda bir dönem Candan Abi oydu. Babamın olamadığı zamanlarda, benim bitmediğimi, "adam olduğumu", ayakta durmanın önemini o öğretti. Hiç bir çocuk babasının olamadığı dönemi yaşamasın ama yaşarsa da yakınında bir "Candan" abisi olsun. 

Annenin doğrularına saygı duymanın bir erdem olduğunu, arada bir kuralları esnetmenin güzel olduğunu, içinden gelen herşeyin doğru olduğunu ondan öğrendim. Ama daha çok, alakasız birilerine yardım etmenin erdemini, ne kadar sıkıntıda olursan ol gülebileceğini, doğrunun bir insan için esnemeyeceğini, iz bırakmak için toprağı ve denizi yarmak gerektiğini ondan öğrendim. 

Bir insana bir fedakarlığı neden yapacağını da ondan öğredim: yapabildiği için, kendisine zarar vermediği için, gücü yettiği için değil, o senin için daha fazlasını gözünü kırpmadan yapacağı için. Ve bu öyle kuvvetli ki adı fedakarlık değil borç oluyor. 

Cihat Köseoğlu'nun fotoğrafında kelebek mi örümcek mi kazanıyor diye soran insan, o çok kısa temasında eşime ve çocuklarıma da pastanın yandan parmak sokarak yendiğini öğreten insandır. 



Mücadeleyi, dürüstlüğü, iyiliği, doğruluğu kaygısız savunduğu için eşine "bu dünya çok kötü, elimde olsaydı doğmazdım" dedirten insandır. 

"İnsan"dır. 

Hepinize süper günler,
Cihan