Bu Blogda Ara

27 Mart 2014 Perşembe

İyi ettin

 Seni sevmem. Öyle "yaradandan ötürü" deyip, "böyle gazeteci/patron olmaz olsun", "çocuğun cebinde bilye var", "yüzünde poşu var" diye kin kusanın da samimi olmadığını bilirim. 

"Kapalı yerde sigara içilmesin" dedin, "helal" dedim. Artık kimse takmıyor gerçi bu yasağı. 

MHP "Türban serbest olsun, desteklerim" dedi, nemalanmasınlar diye "he" diyemedin, sonunda okulda serbest oldu, kamuda daha yeni oldu, iyi de oldu. 

"Akşam 10 'dan sonra içki satış yasak" dedin.  Bir süre uydular şimdi kimse dinlemiyor. 

"Twitter'ın kökünü kazıyacağız" dedin, üzerine bir de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gücünden dem vurdun. 10 yaşında çocuk da, anneanne babaanneler de, Cumhurbaşkanı da cıvıl cıvıl mesaj yazdı. 

Şimdi Youtube'a erişimi engelledin. Nasreddin Hoca Türbesinin kilidi de saçma ama en azından o mesaj vermek için!

RTÜK o konuda yayın yasağı getirdi. MİT in başı, bakanlar komutanlar arası (telefonla da değil) görüşme sızdırıldı. Bildiğin devlet sırrı. Bunu Cehapeye, yavru muhalefete, İsrail'e, kck'ye, lobilere, Pensilvanya'ya kahtalı mıçıya yükleyemezsin. Bu devlet zaafı ve devlet artık sensin!

İki konuda büyük hata yapıyorsun:

1-) Bu ülkenin en etkin makamını böyle verimsiz kullanamazsın.

2-) Seni sevenlere seni savunmayı bu kadar zor hale getiremezsin. 

Tek yapman gereken 10 günlük bir tatil ve ardından sakin kafayla "küçük prens" okumak (armin kaftanlı kral kısmı özellikle). Çok mu geç? Belki siyasi kariyerini kurtarmaz ama, seni daha mutlu yapar. 

Hepinize süper günler,
Cihan



25 Mart 2014 Salı

Nabız

Yetişkinlerde dakikada 60-100 arasi atar nabiz. Sporcularda 45-50 arasına inebilir dinlenirken. Heyecan, korku, sinirlenme ve neşelenme hallerinde artar. Bunların hiçbirini daha önceden bilmesek de nabzımızın arttığını, birşeylerin normal gitmediğini hissederiz. Bazen yerimizde duramayız, bazense içimiz daralır. 

Bugünlerde de herkeste bir nabız değişikliği var.  AKP destekçileri eskisi gibi gururlu sakin değil, biraz daha heyecanlı ve hırslılar. Muhaliflerin kimi alenen hakarette, kimi kesin bittiğini düşünüyor bu dönemin, kimiyse eski "makarnacı, kömürcü" aşağılamalarından sadece zarar geldiğini anlamış, sukunet propagandası yapıyor. 

"Geçse de şu seçim işimize baksak" diyenler bile daha iyi kulak kabartıyor mitingde kaç kişi var, tape top 10 listesine yeni neler düşmüş diye. 

Eleştiri yapmak için o konunun uzmanı olmak şart değil. Nabzınızı dinleyerek görüşünüzü söyleyebilirsiniz. Ama siyasi eleştirinizi yaparken kendinizi tek otorite sayarsanız, gerçek sağlam iradeyi, yani milleti, belki de daha doğru bir ifade ile ortalama olgunluğu hafife alırsanız yanıldığınızda hayal kırıklığınız büyük olur. 

Seçim gecesi gördüğünüz karar bu milletin gösterdiği istikamet olacak. Her parti kendisini galip ilan edecek yine ve için için hepsi bilecek ne kaybedip ne kazandığını. Ama milletin olgunluğunun ve iradesinin, kesin olmasa da, etkilenmiş/yönlendirilmiş veya baskılanmış olsa da elimizdeki en iyi göstergesi olacak sonuçlar. 

Umuyorum herkes için halktan iyi bilemeyeceklerini hatırlatan ve huzurlu bir seçim olur. Çünkü çoğumuzun hergün içli dışlı olduğu siyasetten önce yapmamız gereken kendi işlerimiz var (kesinlikle çok memnunum politize olmamızdan sadece yüksek nabızda uzun süre durmanın keyifsizliğini biliyorum). 

Hepinize süper günler,
Cihan


19 Mart 2014 Çarşamba

İkiyüzlülük

"Her ortama girdim, her türlü insan tanıdım" türünden iddialı ifadeler hep kuşku uyandırır. Genellemelerin de hemen hepsi ciddi yanılgılar taşır. Ama bizim toplumumuzun espri yeteneği hem gelişmiştir hem de pek sınır tanımaz. 

O yüzden yazarla bakanın normalde çok saygı duydukları dini konularda kendi aralarında şakalaşmalarında fazlaca şaşıracak bir şey yok. Her ortamda her zaman rastlanabilir. İki dost, yahut bir grup arkadaş, kendi başına düşünmekten bile imtina ettiği ve utandığı konularda, sıklıkla şakalaşır, "tövbe tövbe çarpılacağız" derken mahcup mahcup da güler. İşin bu tarafında eleştirilecek bir taraf yok fazla, ama ortaya çıktığında sanki külliyen yalanmış, hiç yapmazmış, hiç yapılmazmış gibi tavırlar gerçekten mide bulandırıcı. 

İki ahbabın konuşmasının belli ki gizlice ve muhtemelen hukuksuzca dinlenip, tamamen siyasi çıkarına uygun geldiği "zaman"da ortaya çıkarılması da bir o kadar iğrenç. Bunu hukuk için, adalet için, toplum temizlensin diye yapıyorum derseniz bu da ikiyüzlülük. 

İkiyüzlülüğün en uluorta yapılanı da, normal zamanda her türlü milliyetçiliği ırkçılıkla yaftalayıp, seçim zamanı millet, bayrak, marş üçgeninde demogoji yapmak. Hem de bunun seçim kanununa aykırı olduğunu bilerek ve bunu hatırlatana "yasaklayanı da yasaklarız" diyerek. 

Türkiye'nin fazla ileri gitmiş demokrasiden, demokrasiye geçebilmesi için önümüzdeki yerel seçim kıymetli bir fırsat. Bakalım değerlendirebilecek miyiz?

Hepinize süper günler,
Cihan


11 Mart 2014 Salı

Kötü Yönetim

Orta halli bir motosikleti doğru dürüst kullanmak çoğumuz için zor ve tehlikeli. Küçük bir işletmeyi yönetmekse bir makinenin "ilmini alma"nın ötesinde insan ilişkilerini, disiplini, sermayeyi, planlamayı ve yaratıcılığı gerektiriyor. Bunların da birbiriyle çeliştiği yerde hangisinden feragat edeceğini bilmeyi. 

Koskoca spor kulüpleri yönetenler, işler ne zaman sarpa sarsa ilk olarak basından başlayıp, kimlerin ne hatalar yaptığını döktürüyor. Milyonların peşinde koştuğu, ve onlardan sonra da peşinden koşacağı sembollerin kendilerinden öte olduğunu bilmedikleri için (çünkü aklınızı kör edecek bir egoya sahip değilseniz bu çapta yöneticilik mertebelerine çıkmanız hayal gibi bir şey) her doğruyu yaptığı halde "bir kısım" şer odaklarının kitlelerini özenle çizdiği doğru yoldan saptırdığını sanıyor. Türkiye'de futbol bu doğrultuda katledildi.  Şimdi futbol camiasının en sesi gür çıkan ve en rahat yöneticisi 2 yıl önce "bitti" denilen Aziz Yıldırım!

2-8 yıl öncesinde herkesin tutuklandığı için darbeci ve suçlu saydığı insanlar bugün tahliye olduğu için demokrasi savaşçısı ve kahramanı sayılıyor. Tutuklama ile mahkum olma ve tahliye ile beraat arasındaki farktan bihaber olduğumuz için çıkan herkesi masum, çıkamayanın hepsini suçlu belliyoruz. Bu da iyi yönetilmemekten. 

Adaleti, eğitimi, uluslararası ilişkileri ve basını iyi yönetemiyoruz. Hepsinin sebebi kötü eğitiliyoruz ve korkuyla terbiye ediliyoruz. Korktuğumuz için de kısır döngüden zor çıkıyoruz. 

Her gün binlerce tapesi çıksa, herkesin tepesine çıksa desteklenen başbakanın destekçilerine niye destekledikleri sorulduğunda "e kime oy vereceğiz başka?" cevabı geliyor.

4 yaşında bir çocuğun gramer kuralları bilgisi ile mesleği hukuk olmayan orta derecede meraklı bir yetişkinin (veya mesleği hukuk olan ama boynu bükük, terazisi kırık olan bir yetişkinin) adalet bilgisi aynı garibanlıktadır. Ama 4 yaşında bir çocuk nasıl yanlış kurulmuş bir cümleyi düzeltirse, iyi eğitim alamamış, "makarnacı", "kömürcü" dediğiniz insanlar da gün gelir "bu iş cümleten yanlış" deyiverir. 

Hepinize süper günler,
Cihan