Bu Blogda Ara

19 Şubat 2015 Perşembe

Yabancılık hissi

Övünmek gibi olmasın üniversitesi sınavında Türkiye 53.'sü olmuş, İTÜ Makine Mühendisliğini 2. bitirmiş, MIT'de lisans üstü yapmış bir dayım var. Yavaş konuşur, esprili sakin ve fazlasıyla zeki bir insandır. Yıllar önce yurt dışında uzun yıllar kaldığı için ülkesini çok özleyip özlemediğini sormuştum. Bana "bazan Türkiye'de İngiltere'de olduğumdan daha yabancı hissediyorum kendimi" demişti.

Bir çok söylediği gibi bundan da çok etkilenmiştim ama ileride (şu günlerde) bu söze bu kadar içten katılacağımı tahmin etmemiştim.

Ülkenin büyük çoğunluğunun nefretini kazanan genç kızın katlinde bile "ne fırsat çıksa da yönetime yalaklansam" diye düşünüp duran bazı zihniyetlerin "Amerika'da da oluyor" diye mesajlar vermesine nasıl yakın hissedeyim? Evet belki dünyanın her yerinde bunlar oluyor ama acaba bunların olduğu hangi ülkede insanlar "başka yerlerde de oluyor" diyerek avunabiliyor?

Herkeste bir idam özlemi ve şiddet aşkı. Sanki o kızcağızın ölümünün sebebi hepimizin iliklerine işleyen ve işletilen öfkeli şiddet hayranlığı değilmiş gibi. Sanki (bir radyo programcısının söylediği gibi) idam geri gelince fikirlerini söyleyen yazarlar üniversite öğrencileri değil de tecavüzcüler kâtiller asılacakmış gibi. Sanki idamın olduğu ülkelerde yaşam hakkı göklerde, taciz ve suç oranları yerlerdeymiş gibi. Bu yaklaşımlara nasıl yakınlık hissedeyim?

Küçükken ben de (hatta şimdilerde de) kartopu oynardım. Maçlara gittiğimde, okul çıkışı bıçaklı kavgaları duyduğumda ölebileceğimi düşünüp ürperdiğim olmuştur ama, 17 yaşındakilerin kız meselesi veya genç holiganların maç sonu kavgası değil de kartopu meselesinden birilerinin ölebileceğine hiç ihtimal vermezdim. Nazım Alpman'ın hatırlattığı gibi "Esnaf, ekonomik faaliyette bulunan insan demek değildir! Gerektiğinde asayişi temin eden polistir, gerektiğinde askerdir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir, hakemdir!" diyen yönetici bu işte en ufak bir sorumluluk hissetmeyecek midir? Hele ki ABD Başkanı'nı kastederek "‘Ne zaman sesiniz çıkacak? Bunlar sizin ülkenizin vatandaşı değil mi?' dedik. Üç saat sonra ses çıktı." deyip sonra Özgecan ile ilgili açıklamalarında yine yargıya sopa sallayan anlayışla nasıl empati kurabilirim?

Yakın bir arkadaşımın doğru bir şekilde tespit ettiği gibi kendimi İsveç'li zannediyorum. Ülkemin vatandaşı olmaktan gurur duyabileceğim şeyler de oluyor belki ama nedense ikinci vatanım dediğim İsveç'te kendimi daha az yabancı hissedeceğimi düşünüyorum.

Nasıl olacağını bilmeden hepinize süper günler diliyorum,
Cihan

8 Şubat 2015 Pazar

Geliştik

Avrupa'da veya Amerika'da çıkan cep telefonunu çıktığı gün alınca memleketin ulaştığı gelişmişlik düzeyine şapka çıkarıyoruz. Yabancı sermayeyle, yabancı müteahhitin yapıp, işletip devrettiği metroyu havaalanını, birbirimize üstünlük taslamak için ağzımıza sakız ediyoruz. Tekniğin ve teknolojinin dünya çapında sermaye devlerince her köşeye dağıtılmasını, kendi başarımız sanıyoruz. Bunlardan yoksun olmak da elbet bir övünç kaynağı değil ve tabi ki bu nimetlerden vazgeçmemiz de zor, keyfine varmamamız da. Ama bunu biz yaptık sanmamız ne yazık ki büyük ve yakın zamanda komşumuz Yunanistan'ın yataktan düşerek uyandığı bir rüya.

Rönesans'a kadar, Bizans'ın devamı sayılan Osmanlı'ya hayranlık, gıpta ve korkuyla bakan Avrupa'nın özellikle son 2 3 asırdır dünyanın zenginliğinin merkezi olmasını ne kaynakları, ne çalışkanlığı ne zekasıyla açıklayamıyorum. Kaynaklarla olsa Araplar, çalışkanlıkla olsaydı Kürtler, zeka ile olsaydı Türkler şu an bulundukları gelişmişliğin kat be kat ötesinde olurdu.

Özgür düşünceyi sahiplenmeyen toplumlar, sağlam gelenekçilikleri ve sürekli çalışmalarıyla mucizeler yaratabiliyorlar. Ama bizim coğrafyamızda gelenekçilik de çalışma alışkanlığı da saman alevi gibi parlayıp, çıkara dokununca duman oluyor.

Aykırı olanı, tuhaf olanı, saçma görüneni irdelemeyip dışlayınca, incelemeden reddedince büyük cevherleri ortaya çıkmadan köreltiyoruz. Bağnaz, korkak, güvensiz elemanları; vizyonsuz, güçlenince diktatörleşen, ahlaki temellerinde arızalar olan liderlerin eline bırakıyoruz.

Toplumların gelişmişliklerinin iki hali var: görünen gelişmişlik ve iç gelişmişlik. 

15. Yüzyılda Da Vinci gibi kafirleri yakmayan İtalyanların ofisleriyle 21. Yüzyılda tweeter içerik engellemelerinde dünya birincisi olan bizim holding ofisleri birbirinden farklı değil ama içsel gelişmişlik açısından arada 500 yıldan fazla var. 

Hepinize süper günler,
Cihan