Bu Blogda Ara

30 Kasım 2013 Cumartesi

Ortalama

İstatistik okul yıllarında en zorlu derslerden biriydi benim için. Standart sapmayı hala anlamam.  Ama ihtimallerde şöyle bir hoşluk var: yeterli tekrar olursa oran gittikçe netleşiyor. 100 kere yazı tura atarsanız 60 kere tura gelme ihtimali çok düşük. 1000 kere atarsanız 600 hayal gibi birşey. Bir taraftan da o kadar rahatlatcı ki: bir şeyin olabilme ihtimaline %99 derseniz o şey olmadığında "ben demiştim olmama ihtimali var diye" diyebilirsiniz. 

Ama ortalama çok kolay. Bir düşünür "ne kadar zengin olursanız olun, bulunduğunuz ülkedeki ortalama varlıklı insandan çok daha müreffeh yaşayamazsınız" demiş. Mahalle baskısı, toplumsal koşullanmalar işte tam bunları anlatıyor. Okuyun, kazanın, çalışın, didinin bir noktadan sonra ortalamanın çok uzağına gidemiyorsunuz. En açık fikirli, en özgür düşünceli insanlar olmadık yerlerde hayret verici şekilde tutucu oluyorlar. En kolay çözülecek meselelerin önüne en sıradan bahanelerle set çekiyorlar. Çoğu zaman da "doğru"yu gördüklerini iddia ederek. 

Böyle anlarda o tepkilerin aslında bireylerden değil toplumlardan, alışkanlıklardan geldiğini hatırlamak çok önemli. Tabi toplumsal kalmak sizin için önemliyse. 

Toplumsal kaldığınız sürece büyük problemler yaşamıyorsunuz ama büyük işler de yapamıyorsunuz. Büyük toplumsal değişiklikleri topluma ters insanlar gerçekleştiriyor, büyük sanat eserlerini uçuk kaçık insanlar yaratıyor, büyük dehaları çocuklarını toplumu "takmadan" büyütenler yetiştiriyor. Toplum size nispeten güvenli bir ortam sağlıyor ama potansiyelinizi gerçekleştirmenizin önündeki de en güçlü engel. 

Ortalama bir ortamda "çok kötü olmayan" işler yapabiliyorsunuz ama sıradışı işler için çamurlarda zıplayıp, karda yuvarlanıp,  annenizin yedirdiği yemeği havaya püskürtmeniz gerekiyor. 

Hepinize süper günler,
Cihan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder