Bu Blogda Ara

20 Aralık 2013 Cuma

Sağ-sağ çatışması

Sağ sol çatışmalarının olduğu günlerden sağ-sağ çatışmaların olduğu günlere gelmemiz 30 yıllık değişimimizin istikametini gösteriyor. Eskiden "ezilen sınıflar" siyaset stratejilerini etkilerken şimdi ezenlerin rekabeti siyasete yön veriyor. İşçi köylü memur nutukları yerine yargıç, paşa, hoca ve bilumum müdürlerin ve liderlerin itiş kakışına şahit oluyoruz.  

Büyük resimde son 40 yıla bakınca hala "Türkiye normalleşiyor" diyebiliyorum. Bu hengamenin, baskıların nesi mi normal? 

Ortalama insan ömrü başdöndürücü bir hızla ilerliyor. Eskiden kırkında biri ölünce "turp gibiydi gitti" denirdi. Şimdi şekeri yüksek, lenfoması var, akciğer kanseri veya panik atak geçiriyor diyoruz. Hem tanı imkanları gelişti hem de geniş halk kitleleri sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor. Ve genellikle kırkında gitmiyor. 

Eskiden olan biteni geniş halk kitleleri anlayana kadar üzerinden 10 veya 20 yıl geçmesi gerekirdi. Görüntüdeki iktidarlar, gerçek iktidarların kimlerin etkisiyle yapıldığı tam da anlaşılamayan perde arkasındaki yaptırımlarını "kol kırılır yen içinde kalır" ve "yüksek çıkarlarımızın korunması için böyle olması daha uygun" derler ve "Türk'e Türk'ten başka yoktur dost nimet" zırvalarıyla hayat devam ederdi. Bu sayede de "müdahaleye uygun şartlar" oluşurdu. Artık bunları kimse yemiyor. 

"Dış mihraklar", "içerideki uzantıları", "üzerimize oynanan oyunlar" kandırmacaları insanların gerçeğin peşinde koşturmasını, daha fazla özgürlük, daha fazla saydamlık ve daha fazla adalet isteğini tüm basını sürüp sustursanız da bastıramıyor. 

Askeri cuntaları bertaraf etmek için kullanılan yöntemler (adına hizmet, cemaat veya ümmet ne derseniz deyin) sivil oluşumları susturmak için kullanılınca kimse tarafından hoşgörülmüyor. 

Ak Partinin de önemli taşlarının döşenmesinde pay sahibi olduğu "milli irade" yolu bir kişinin "benden habersiz yapılan her şey yanlıştır" megola ideasına boyun eğmeyecek kadar güçlenmiştir. 70 lerin solcu gençleri nasıl bir ejderhayla boğuştuğunu bildiğini düşünüyordu, 2010'un Türkiye'sinde ise gençler ve örgütlü siviller dünyaya kafa tutmak yerine sadece hakettikleri saygının kendi elleriyle seçtikleri iktidar tarafından kendilerine tevdi edilmesini bekliyorlar. Çok akıllıca bir yakın çevre bencilliği içindeler.

Çok haklı olmalarının yanında çok da mütevazi olduklarından istediklerini alacaklar. 

Bu denli kuvvetli destek görmüş bir iktidar, bu denli büyük organizasyon yeteneğine, karizmatik liderine ve yığınla desteğine rağmen, kendi kendini yiyene kadar destekçilerine herhangi bir antidemokratik müdahale gelmeyeceği için fizik kuralları gereği ömrünü tamamlayacak, geldiği gibi şaşkınlık yaratarak gidecektir. 

Hepinize süper günler,
Cihan

1 yorum:

  1. Oğlum bizleri büyütürken iyimserlik ve iyi niyet aşıladılar büyüklerimiz... O aşı öyle bir tutuyor ki zarar da görsen vazgeçemiyorsun... Sanırım sana da (aslında kardeşlerine de) bulaşmış bu iyi niyetli olmak... Umarım senin dediğin gibi olur sonuç <3 TK

    YanıtlaSil