Bu Blogda Ara

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Kişi kurum meselesi

İster bir takım oyunu oynayan, ister bir firmada yöneticilik yapan veya bir ülke yöneten kişilerin "önemli olan kurumun faydası" dediğini çok sık duyarsınız. Kurumsallaşma özellikle iş çevrelerinin "havalı" kelimelerinden.

Az gelişmiş ülke ne demek tam tanımlayamıyorum ama kurumları dünya çapında aktivite gösteremeyen (kendi ülkesinin sınırlarını aşamayan) ülkelerin ortak özelliklerinden biri liderlerinde efsane ve mümkünse doğaüstü güçler bulunması veya onlara böyle vasıfların atfedilmesi.

Ortalama aklın üzerinde bir lider de bu ortamda efsane lider olmaya yoğunlaşıyor. Sert, sözünden dönmeyen, korkusuz, hatasız. Hatasız olma çabası, çok eyleme itiyor insanı. "Onu da düzelteyim bunu da düzelteyim" diye didiniyor. Çok çabalayan her canlı gibi çok hata yapıyor. Belirli bir eşik geçildikten sonra onu kendisinden dahi daha iyi koruyabilen "hayranları" bile onu kurtaramıyor. Ve her efsane gibi trajik sonuna koşuyor.

Kurumları kendilerinden içten bir şekilde daha fazla önemsemeyenler, o kurumlara da pek bir katkı veremiyor. Sonra da ne kadar karizmatik, güçlü olsalar da tarihi değiştiremiyorlar. 

Bir Japon atasözü "bir Türk beş Japona değer, beş Japon elli Türke değer" dermiş (üfürük olabilir!). Böyle bir atasözü yoksa da olmalı. Gerçek tarih değiştiriciler ya daha az insanla daha çok iş yapanlar ya da daha fazla insanı aynı amaç doğrultusunda örgütleyebilenler oluyor galiba. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder