Bu Blogda Ara

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Nil

Tıpkı İstanbul Boğazı gibi, Nil Nehri de Kahire'yi ikiye böler. 10 yıl önce 65 milyon civarında olan Mısır nüfusunun %20'si Kahire'de yaşıyordu. Oran Türkiye İstanbul oranı gibi. Humus nefistir, Nil turu üzerinde yiyorsanız tipik turist aktivitelerini de yaşarsınız. Boğaz turunun benzeri.

Yanınızdaki kadınların sizin sadece arkadaşınız olduğu anlaşılırsa esnaftan evlenme teklifi alabilirler. Piramitleri ve binlerce yılın kültür birikiminden beklediğiniz gelişmişliği bulamasanız da Ortadoğu'nun duygusal, sıcakkanlı insanlarından çok farklı değildir Mısırlılar. Samimi ve gözünüzün içine bakarlar. Ezbere Arap derseniz İlber Ortaylı'nın uyardığı gibi "arapların hepsini aynı bilme" hatasına düşersiniz. Ne Suudilere benzerler ne Irak araplarına ne de Türkiye Araplarına. Zaten Arap da değildirler, yine de ülkelerinde olana arap baharı deriz. 

Nil'in altından ve üstünden  17 geçiş noktası (tünel veya köprü) vardı o dönem (yani 10 yıl önce), o yüzden kurallara saygısızlıkta yarışsak da İstanbul gibi trafik sorunu yoktu. Birden fazla eşin olması hayatın batı medeniyetinde kabul edilemeyecek gerçeği. Afrika, Avrupa ve Ortadoğu'nun ortası, geniş yüzölçümüyle bölgenin bölgede yaşayan en önemli 4 aktöründen biri.

Emin Maluf'tan okuduğum kadarıyla Mısır halkı da biz istisna olmak üzere bölgedeki tüm diğer müslüman ülkeler gibi lider yetiştiremiş, bir milli mücadele verememiş halklara özgü ruh travmalarına sahip. 

Orada olanlar ile Türkiye'de olanları karşılaştırmak siyasi olarak ne kadar anlamlı bilmiyorum ama, yüzyıllarca aynı İmparatorluğun iki halkı olmuş Mısır ve Türkiye halkının bugün yaşadıkları olaylarda tek benzerlik iki halkın da daha fazla özgürlük istemesi...

Hepinize süper günler,
Cihan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder