Bu Blogda Ara

25 Haziran 2013 Salı

Aslında herşey olması gerektiği gibi

Kaybedecek gereğinden fazla hakedilmemiş şeyi olanlarla, bütün ömrü boyunca korkarak yaşamış insanlardan yükselen "artık bundan sonraki eylemler işin tadını kaçırır" lafzı ve eylemlerin ilk günkü tadında olmaması nedeniyle, genel bir şaşkınlık havası hakim. 

Bütün iddialı laflara ve zafer/bozgun ruh hallerine rağmen, Başbakan'dan ateist eşcinsel direnişçiye kadar yelpazenin her kanadında en baskın hissiyat bugünlerde şaşkınlık. Ilımlı bir manik depresif ruh çalkantısında senenin en büyük mehtabını seyrediyoruz. 

Başbakan, şöyle bir milleti kucaklayayım diyor, camiye ayakkabıyla girenlere takılıp üzerlerine yuvarlanıyor. Direnişçinin, Taksim'e gidesi var, dilinden düşürmediği "mücadele" ateşini duyuyor ama direniş yerine park forumlarında farklı tellerden şakıyor ya da Fener'e üzülmüş. Yılların gazetecileri okurlarına yaranamadığından, ne söylerse hakaret işittiğinden dertli. 

Yabancıların "ne dilediğine dikkat et, gerçekleşebilir" sözü biraz bu durumumuza uygun. Başbakan demokrasiyi getirmeye uğraşırken bu "yan etkileri" hayal etmiyordu. Direnişçi bu kadar kuvvetli olduğunu ayırdına yeni vardı. Gazeteci ise artık işaret parmağını yalayıp havaya tuttuktan sonra masasından yerine göre sivri yerine göre müsekkin iki satırla tirajı toparlayamayacağı yeni dönemi yaşıyor. 

Artık herkes ezberlerine göre değil, nasıl daha iyi olabilirim muhasebesine girerek, üzerindeki şaşkınlığı atıp, her ne yapıyorsa onu daha iyi yapmalı. 

Hepinize süper günler,
Cihan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder