Dediler ki "Darbecileri yargılamak da diğer insanları yargılamak kadar kolay olmalı". Bu anayasa bu çağın Türkiye'sine yetmiyordu. Bu yüzden öcülerden korkup ezberleri okumaktansa karşıt gözükme gömleğini yakıp "kredi açmaya" karar verdiler. Bazıları 12 Eylül'ün karanlık sayfalarında silinmeye çalışılmış aydınlık yazılardı. Darbe kültürünü savunur konuma düşmeyi reddettiler. Cesurca...
Gelinen noktada en büyük şaşkınlıkları askeri diktayı reddedenlerin, askeri diktanın dahi yapamayacağı bir despotizmden kaçınmamalarına şahit olmaktı. Twitter ve Facebook hafiyeliğini izlerken, tam da karşı çıktıkları "özgürlüklere güvenlik gerekçesiyle müdahele" çelişkisini gördüler. Şaşkınlığın kuvvetlisini, hayal kırıklığını yaşıyorlar.
Bir babanın veya annenin yürümeyi yeni öğrenmeye çalışan çocuğunu düşmesin diye yatağa bağlamasını izler gibi dehşetle izliyorlar. Yine o referanduma gidilse oyları değişir miydi? Değişmemeli. Ne kadar sert düşersek düşelim, yürümeye çalışmaktan vazgeçemeyiz.
Hepinize süper günler,
Cihan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder