Bu Blogda Ara

27 Haziran 2013 Perşembe

Şaşkınlara Empati-1 Yetmez ama Evetçiler

Çoğu laik demokrasiyi savunuyorlardı. Demokrasiyle militarizmin birarada yürümeyeceğini çok iyi biliyorlardı. Ötekileştirme kampanyalarından da fazlasıyla bunalmışlardı. Mütedeyyin muhafazakarların da kendileri kadar insan olduklarına ve içinde oldukları gemiyi batırmayı değil, kendi istikametlerinde götürmeyi istediklerine inanıyorlardı. Başka yollara gitmekten korkmuyorlardı. Çünkü hep tutulan yolların gidip gidip biryerlere toslamasında kendi paylarına düşen sorumluluğu da alıyorlardı. 

Dediler ki "Darbecileri yargılamak da diğer insanları yargılamak kadar kolay olmalı". Bu anayasa bu çağın Türkiye'sine yetmiyordu. Bu yüzden öcülerden korkup ezberleri okumaktansa karşıt gözükme gömleğini yakıp "kredi açmaya" karar verdiler. Bazıları 12 Eylül'ün karanlık sayfalarında silinmeye çalışılmış aydınlık yazılardı. Darbe kültürünü savunur konuma düşmeyi reddettiler. Cesurca...

Gelinen noktada en büyük şaşkınlıkları askeri diktayı reddedenlerin, askeri diktanın dahi yapamayacağı bir despotizmden kaçınmamalarına şahit olmaktı. Twitter ve Facebook hafiyeliğini izlerken, tam da karşı çıktıkları "özgürlüklere güvenlik gerekçesiyle müdahele" çelişkisini gördüler. Şaşkınlığın kuvvetlisini, hayal kırıklığını yaşıyorlar. 

Bir babanın veya annenin yürümeyi yeni öğrenmeye çalışan çocuğunu düşmesin diye yatağa bağlamasını izler gibi dehşetle izliyorlar. Yine o referanduma gidilse oyları değişir miydi? Değişmemeli. Ne kadar sert düşersek düşelim, yürümeye çalışmaktan vazgeçemeyiz. 

Hepinize süper günler,
Cihan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder