Bu Blogda Ara

29 Haziran 2013 Cumartesi

Şaşkınlara Empati-3 Ticari Basın

Ulusal basın değil çünkü ulusa vermiyor önceliği. Yaygın medya da değil çünkü haberin olduğu yerde olmadığında yaygın hali kalmıyor. Korkusu ticari, çünkü tiraj düşerse amaç yani para kazanma hesabı tutmaz. O yüzden ticari basın.

"Gazetecileri ayıralım" da denmiyor. Nasıl ki polis ve asker yasa dışı bir emri uygularsa "Emir böyleydi" diyerek kurtulamaz, gazeteci de "Patronun/Editörün talimatı" diyerek işin içinden sıyrılamaz. Patronların kabahati ise kesinlikle daha büyük. Gazetecilere yönelik dışarıdan gelebilecek baskılara karşı dahi kendilerini siper ederek, özgürce yazmaya teşvik etmeleri gerekirken (ki bu ticari başarısı için de aslında kaçınılmazdır), belli ki aksi istikameti tercih ettiler.

Her şerde bir tecrübe var. Artık gazeteciler de 19 yaşında bir gencin ruhunda yazma konusunda daha yüreklendiler. Ama şaşırdılar. Kimisi neden yazmıyoruz ki diye düşündü ama elinden bir şey gelmeyeceğini zannetti. Kimisi yıllardır nelerin yazılmadığını düşününce "bunu da atlatırız" dedi. Atlatamayınca şaşırdı. Kimisi zaten eski alışkanlıkla "böyle anarşikleri göstermemek lazım" dedi. Usta bir gazetecinin tanımıyla "bir doktorun, ben bu hastayı ameliyat etmem!" demesiyle aynı şeydi bu. En reva şaşkınlık gazete sahip/editörlerine geldi. "Yapmaları gerekeni" yaptıkları halde fena halde tiraj ve itibar erozyonuna uğradılar. Depremlerden sonra zeminin daha sağlam olması ve krizlerden sonra ekonomilerin hızlı büyümesi gibi basınımızın bu tökezlemesi de gerekli derslerin alınmasıyla sonuçlanmıştır. Ki bu ders Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumlulukları Bildirgesinde Gazetecinin temel görevleri ve ilkeleri bölümünün 1. Maddesi ya da ilk dersi:

"Halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, gazeteci, kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorundadır."

Fırsattan istifade gazeteci olsun olmasın herkesin bildirgeyi ara sıra okumasında fayda var.

Hepinize süper günler,
Cihan



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder