Bu Blogda Ara

4 Haziran 2013 Salı

Uçmak

Her çocuğun hayalidir. Eskiden şanslıların bir imkanıydı, artık neredeyse otobüs yolculuğu kadar yaygın. Bir çocuğun özellikle ilk uçma tecrübesi ve coşkusunu, bu şansa sahip olduğum halde ifade etmem zor. Ne yazsam tam hislerimi aktaramayacağım.

Anne babanız size bir bilet alır, elinizden tutar ve uçaktaki yerinizi gösterir. Kendinizi önemli ve kıymetli hissedersiniz. İçiniz içinize sığmaz. Bütün doğru işleri yaptığınız için ödülünüzün bu olduğunu düşünür keyiflenirsiniz.İlk hareket korkutucudur, büyük bir titremeyle koca uçak yol almaya başlayınca ellerinizle koltuk desteklerini sıkıca kavrarsınız. Uçağın hareketlerine göre elinizi sıkar gevşetirsiniz. Öyle bir noktaya gelir ki bu hisler uçağı sizin yönlendirdiğinize eminsinizdir. Ellerinizi gevşetirseniz uçağın düşeceğini sanırsınız.

Bir süre sonra biraz rahatlarsınız, ellerinizi bırakıp başkalarının ne yaptığına dikkat edersiniz. Ön koltukta oturan adamın kafasına dokunur, yan koltuktaki teyzeden dergi istersiniz. Artık daha rahat olduğunuzdan hosteslerden su ister, küçüklüğünüze güvenerek diğer yolcuların ne yapması gerektiğini annenize talimat olarak verirsiniz. Bir anda müthiş bir titreme ve sallantı. Bütün önceki keyfinizi kursağınızda bırakan bir korku salar içinizi. Anne babanız sizi kucağına alır, "korkma yavrum bu bir hava boşluğu" der. Kısa bir süre sonra rahatlarsınız ama bütün kötü tecrübeler gibi bu hava boşluğu tecrübesi, sizin uçak keyfine bakışınızı değiştirmiştir.

Yine de güzeldir uçmak, pencereden aşağı baktığınızda evler ve insanlar seçilmeyecek kadar ufaktır. Bir gözünüzü kapatıp, işaret ve baş parmağınızı birleştirip, o aradaki küçük boşluktan bile baksanız bir sürü ev görürsünüz. Koca bir dağ bir avucunuza sığar. Öyle büyülü bir şeydir uçmak. Orada aşağıda bir sürü çocuk vardır sizin gibi, bahçesinde, okulunda ve evinde oynayan. Onların sizden bir farkı olmadığını düşünmek istersiniz ama o irtifada kendinizi buna ikna etmeniz imkansızdır. Gurur ve keyfiniz yine katlanır.

Tam iyice rahatlayıp kendinizi bir kartal veya planör gibi hissederken uçak inişe geçmeye başlar. Bu inişi de siz kontrol ediyorsunuz sanırsınız. Ne de olsa elleriniz sımsıkı tutuyor koltuğu.

İndikten sonra anne ve babanız sizi elinizden tutup, bütün itirazlarınıza rağmen o sıradan gördüğünüz, yerde dolaşan insanların arasına götürür sizi.

Başbakanımızın uçak yolculuğu da sonsuza kadar sürmeyecek.

Hepinize süper günler,
Cihan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder