Bu Blogda Ara

27 Haziran 2013 Perşembe

Şaşkınlara Empati-2 Başbakan

Düşünün ki bir iş görüşmesindesiniz. Çalışma saatleri: uyanık olduğunuz tüm zamanlar. Ne giyeceğiniz konusunda esnek olmayan kurallar var. 76 milyonu memnun etmeniz bekleniyor ama bunu yaparken, dış dengeleri, ekonomik disiplinleri ve teamülleri bozmamanız bekleniyor. Her 4 yılda bir tekrar işe alınmanız lazım. Ne kadar maaş isterdiniz?

Başbakan gece gündüz demeden çalışıyor, 10 yıldan fazladır. Türkiye'nin bir kesiminin onurunu yerden kaldırdı. Askerin siyasete müdahalesine "Dur" dedi. Ekonomik anlamda ülkesinin zenginliğinde artış sağladı (Dünya Bankası'na göre 2002'de kişi başı GSMH sıralamasında 61. iken 2012'de 54.'yüz). Arap dünyasında büyük prestiji var. Dünya görüşü net olmasına rağmen bazı değişikliklerde ısrarcı ve fazla kırıcı olmadı (en azından 2011'e kadar). Demokrasi treninden ara ara helikopterine binip kaçtıysa da tamamen inmedi. Alışılmışın aksine iktidar koltuğu popülaritesini aşındırmadı. Arkasındaki destek artarak sürdü.

Daha önce defalarca gazetecisi, sanatçısı, hukukçusu, işçisi "çoğunluğa tahakküm etmeye çalışan azınlık" gazı suyu yediğinde "Bunun da üstesinden geldik evelallah" dedi. Gel gör ki bir sabah olmayacak bir şey oluverdi.

Açıkça isyan çıktı. Kuralına uygun oynanmamış mıydı? Belediye finanse etmiş Koruma Kurulu'ndan onay alınmıştı. İhalesi yapılmıştı. Öyleyse bu gürültü neden şimdi çıkıyordu?

Diktatörlük iddiaları doğru olabilir miydi? Seçilmişe diktatör demek mümkün müydü? Diyelim ki mümkün, halkın seçilmişlerin yetkilerini kısıtlama şansı olabilir miydi? Halk isterse gerçekten şeriat da gelir miydi?

Özel hayata müdahale suçlaması ne kadar doğruydu? Kürtaj ve doğum kontrole Amerika'da da bir çok karşı çıkan var. İçki zararlı, gece satın alımını engellemek neden içmeye karışmak gibi algılanıyordu? TBMM'de "ayyaş" nitelemesi yüzünden mi?

Berrak bir zihinle düşününce tek cevap çıkıyor: "Camiye ayakkabıyla girdiler!".

Hepinize süper günler,
Cihan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder